Baş ağrıları toplumda %90’lara varan sıklıkta yaşanan problemlerdendir. Bu ağrıların %90’nını ise migren ve gerilim tipi baş ağrıları oluşturur. Migrenin en şiddetli olduğu yaş aralığı 20-60 olarak saptanmışken 60 yaşından sonra hastalarda ağrı şiddeti ve sıklığının azaldığı gözlemlenmiştir. Tüm migrenlilerin yüzde 10–15 kadarında hastalık, çocukluk çağında başlar. Migrenin çocukluk çağında görülme oranı ise yüzde 3–5 kadardır. Bu rakam ergenlikten sonra yüzde 10’ların üstüne çıkar. Uyku düzensizliği, uyuma güçlüğü, nedensiz kusmaları, alerjisi, araba tutması olan çocuklarda ileride migren gelişme olasılığı daha fazladır.
Migren kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Bunun nedeni; kadınların hormonal düzeylerinde meydana gelen değişikliklerdir. Menopoza gireni kadınlarda ve gebelerde migren ataklarının azalmasının hormonal değişiklere olan ilişkisi nedeniyle olduğu belirtilmektedir.
Çok yaygın görülen baş ağrılarında doktor tarafından değerlendirme mutlaka yapılmalıdır. Ağrı sürekli ve artan şiddette ise, yaş 10’un altında, 50’nin üstündeyse, daha önce mevcut olan ağrının şiddeti, şekli değiştiyse, tedaviye cevap vermiyorsa, ağrı bir fiziksel aktivite sırasında (ağır bir yük kaldırmak, cinsel ilişki) ortaya çıkmış ve şiddetini arttırmışsa önceden tanı konmuş olsa bile mutlaka doktora gitmek gerekir.
Migren yaşla birlikte azalma gösteren bir hastalıktır. İleri yaşlarda başlayan baş ağrılarında öncelikle altta yatan bir neden olup olmadığı araştırılmalıdır. %2 oranında İleri yaşlarda başlayabilir. Özellikle ileri yaşta başlayan ve baş ağrısı nedeni olan iki hastalık temporal arterit (özel bir damar iltihabına bağlı baş ağrısı) ve hipnik (gece gelen) baş ağrılarıdır. Bu nedenle 50 yaş üzerindeki bir hastada yeni ortaya çıkan baş ağrıları varsa mutlaka doktora danışılmalıdır.
Uluslararası Baş ağrısı Derneği baş ağrılarını 14 ana grup ve yüzlerce alt grup olarak sınıflandırmıştır. Doğrudan doğruya baş ağrısı tablosuyla ortaya çıkan, başka bir hastalıkla ilişkisi olmayan baş ağrıları primer baş ağrılarıdır. Bunlar migren, gerilim tipi ve küme baş ağrılarıdır. Sekonder baş ağrıları ise yüzde 10 oranında görülen, nedeni belli bir hastalığa bağlı olarak, beyin damar hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, beyin tümörleri, göz hastalıkları, sinüzit, menenjit gibi hastalıkların seyri sırasında ortaya çıkan baş ağrılarıdır.
Migren ve baş ağrısı arasındaki fark nedir?
Migrende ağrı öncesi ağrının geleceği hissedilebilir (auralı tipte), atak şeklinde gelir ve ağrı 4-72 saat arasında olur. Bulantı kusma eşlik edebilir, ışık, ses ve kokudan rahatsızlık hissedilir, baş hareketleri veya fiziksel aktivite ile ağrı artar. Gerilim tipi baş ağrılarının özellikleri; aura yoktur, süresi daha uzun olabilir, 1 hafta 15 güne kadar sürmesi mümkündür. Tüm başı tutar, tepede etkilidir. Başın arkasından öne yayılma gösterir, genellikle iki taraflıdır tek taraflı da olabilir. Bulantı olabilir ama kusma görülmez. Hareket etmek ağrıyı artırmaz. Gerilim tip baş ağrısı genellikle stresten kaynaklanır.
Migren Tipleri
Migren iki gruba ayrılır: auralı ve aurasız migren. Migrenlerin yalnızca yüzde 10’u auralıdır. Aura, migrenin ön belirtisidir. Yaklaşık 30 dk sürer, sonrasında ağrı başlar. Aura belirtilerinin çoğu görmeyle ilgilidir. Hasta, parlak ışıklar, zig zag çizgiler gördüğünü ya da görmenin bulanıklaştığını, bir alanda veya bir bölgede görme kaybı olduğunu söyler. Ayrıca kolda, bacakta uyuşma, baş dönmesi, konuşmayla ilgili bozukluklar, kötü kokular duyma da görülebilir.
Migrenin nedeni
Migrenin nedeni tam olarak açıklanamasa da araştırmacılar, kan damarları ve beyin hücrelerinin bir çeşit etkileşime girip migrene sebep olduğunu düşünmektedir. Genetik olarak yatkın kişilerde stres, endişe, uykusuzluk, açlık, bazı yiyecekler gibi çevresel faktörler, ayrıca hormonal değişikler beyinde bir aktivasyon yaratırlar. Bu aktivasyon, beyin damarlarında genişleme yapar ve kimyasal maddeler açığa çıkar. Bunlar da sinirleri uyararak ağrıya neden olurlar.
Migreni tetikleyen faktörler
• Yükseklik değişiklikleri
• Hava kirliliği, sigara dumanı
• Parlak ışık veya titreyen ışık
• Yüksek ve devamlı gürültü
• Parfüm kokusu, kuvvetli diğer kokular ve kimyasal maddeler
• Hava durumundaki değişiklikler (basınç, sıcaklık ve nem değişikliği, lodos)
• Mevsimsel değişiklikler (sonbahar ve ilkbahar ve mevsim geçişleri)
• Açlık, öğün atlama
• Çok ya da az uyuma, uyku düzenindeki bozukluklar
• Uçak yolculukları
• Doğum kontrol hapları
• Kadınlarda hormonal değişiklikler (adet dönemi)
• Bazı yiyecek ve içecekler (çikolata, kabuklu kuruyemiş, kırmızı şarap vb)
Migreni tetikleyen faktörler arasında pek çok besin sorumlu tutulmaktadır. Ancak, her hastada migren ağrısını arttıran yiyecek farklı olabilir. Önemli olan kişinin ağrısını tetikleyen maddeyi kendisinin bulup, keşfetmesidir. Bir diğer yöntem de barsak hassasiyet testi yaptırılarak barsakların duyarlı olduğu gıdaları kesmektir.
Baş ağrısı olan hastalarda bir diğer önemi husus hastanın kullandığı ilaçlardır. Bazı tansiyon ilaçlarının baş ağrısı yaptığı unutulmamalıdır. Ayrıca tansiyon yükselmesi durumunda da enseden başa yayılan ağrı olabilir. Baş ağrılı hastalarda boyun kaslarındaki gerginlik de baş ağrısına neden olabilir. Bu nedenle boyun ve boyun-omuz kuşağı kaslarının da değerlendirilmesi önemlidir.
Migrenin tedavisi
Tedavideki hedef, tetik çekici faktörleri azaltmak, sinir sistemindeki hassasiyeti ve ağrı sırasında ortaya çıkan damar ve damar çevresindeki olayları baskılamaktır.
Migren hastalarının aşırı ağrı kesici tüketimi zamanla ağrıyı kesememektedir bu nedenle aşırı ağrı kesici kullanılmaması önerilmektedir. Daha önce periyodik gelen ağrıları olan hastalarda ağrılar süreklilik kazanmışsa hastanın çok sayıda ağrı kesici ilaç kullanmış olması, ya da altta psikolojik nedenlerin var olabileceği olasılığı düşünülmelidir. Bu nedenle düzenli takip çok önemlidir.
Akupunktur: Hem migren hem de gerilim tipi baş ağrısında oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Bu konuda yapılmış pek çok çalışmada akupunktur ile akut ağrının kontrol altına alındığı, atakların önlendiği gösterilmiştir. Nöral terapi: Lokal anestetiklerin enjeksiyonu ile sinir sistemi üzerinde düzenleyici etkisi olan nöral terapi hem migren hem de gerilim baş ağrılarında kullanılabilir.
Ozon terapi: Ozon tedavisi tüm kronik ağrılarda olduğu gibi migrende de antioksidan, dolaşım düzenleyici etkisi ile kullanılan etkin tedavi yöntemlerinden biridir.
Fizik Tedavi: Yüzeyel ve derin ısıtıcılar, alçak frekanslı akım uygulamaları özellikle gerilim tipi baş ağrısı olan hastalarda boyun ve boyun omuz kuşağı kaslardan kaynaklanan gerginlikleri azaltarak ağrı kontrolüne yardımcı olur.
Botulinum Toksin tedavisi: Hem migren hem de gerilim baş ağrılarında kullanılabilen ve tek uygulama ile 4-6 ay rahatlık sağlayan bir yöntemdir.
Egzersiz: Özellikle gerilim baş ağrılarında ve ayrıca migrende de boyun, boyun omuz kuşağı germe ve güçlendirmeler, ayrıca aerobik egzersizler endorfinleri arttırarak oldukça önemli katkı sağlar.
Gevşeme egzersizleri: Gevşeme eğitimi ve biofeedback destek amaçlı etkili sonuçlar sağlayabilir.
Bitkisel destekler: Riboflavin, magnezyum, ‘fever few’ bitkisi içeren ilaçlar da önerilen ilaçlar arasındadır.
(Bu bilgiler Türk Nöroloji Derneği web sitesinden özetlenerek alınmıştır)